Türkiye

Avrupa marketlerindeki ucuz Türk malları için ölen çocuklar

Veriler, Türkiye’deki çocuk işçi ölümlerini ve hiçe sayılan çocuk haklarını gözler önüne seriyor.

By Zeynep Şentek, Craig Shaw
22 May 2015

Geçtiğimiz üç yıl içerisinde Türkiye’de en az 150 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.

Ölen çocukların yarısı ise tarımla bağlantılı iş alanlarında çalışıyordu; çilek, kayısı, tütün, pamuk toplamak gibi.

Bu tip ürünler Avrupalı toptancılar tarafından ucuza alınıyor ve hemen hemen hepsi üretim döngüsünün sonunda İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Batı Avrupa ülkelerindeki süpermarket raflarında satışa sunuluyorlar.

Bazı çocuk işçi ölümü vakaları:

Altı yaşındaki Yücel Arı satmak üzere sokakta karton toplarken hız yapan bir arabanın altında kaldı.

İki kız kardeş olan yedi ve dokuz yaşlarındaki Şifa ve Esma Bağcı’ya, Konya’da çalıştıkları tarlanın kenarında öğle yemeklerini yerken araba çarptı.

16 yaşındaki Bayram Yıldız, Manisa’da tavuk fabrikasında çalışırken tavuk yıkama kazanının içine düştü. Boynu kırıldı ve yüksek elektrik akımına maruz kalarak can verdi.

10 ve 12 yaşlarındaki kardeşler Çetin ve Türkan Akdoğan, Adana’da çalıştıkları tarlaya giderken küçük kardeş Çetin sulama kanalına düştü ve boğuldu. Ablası Türkan ise Çetin’i kurtarmaya çalışırken boğularak hayatını kaybetti.

En genç kurban Mehmet Emin Sekmen’di. Yalnızca 18 aylıktı.

Mehmet’in annesi Konya’da mevsimlik tarım işçisiydi. Devletten alabileceği herhangi bir çocuk bakım yardımı olmadığı için annesi Mehmet’i yanında getirdi ve battaniyeye sararak tarlanın kenarına bıraktı. Uyuyan bebeği traktör ezdi.

Mehmet ‘çocuk işçi’ değildi ama gözardı edilen güvenlik önlemlerinin ve yetersiz sosyal yardımın bir kurbanıydı kuşkusuz. Mehmet’in annesinin başka seçeneği yoktu. Türk devletinin mevsimlik veya kalıcı işçi ailelerine, ve hatta bekar annelere bile, sağladığı ekonomik bir destek bulunmuyor.

Ölen 150 çocuk işçiyle ilgili bilgiler, sürekli medya taraması yapan iki örgüt tarafından toplandı: İstanbul İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (ISIG) ve Gündem Çocuk Derneği. Haritalandırılan veriler 2012, 2013, 2014 yıllarında ve 2015’in ilk iki ayında yaşanan 145 vakayı kapsıyor. 2015 yılının Mart ayında 5 çocuk daha hayatını kaybetti.

Yayınlanan veriler resmi rakamlar değil. İlgili devlet birimlerinin konuyla ilgili yayınladığı bir istatistik bulunmuyor ve yetkililer zaman zaman yaptıkları açıklamalarda ölen işçi çocuk sayısının 10’u geçmediğini söylüyorlar.

Ancak The Black Sea’in görüştüğü uzmanlar, ölen çocuk işçilerin gerçek sayısının 150’nin çok üstünde olduğu üzerine hemfikir.

Çalışan çocuk sayısında artış

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 5-17 yaş arası çocukların yaptığı ve fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal, ve kültürel gelişime zarar veren ve onları çocukluklarından mahrum bırakan işleri “çocuk işçilik” olarak tanımlıyor.

Türk devleti de çocuk işçiliği tanımlarken ILO’yla aynı yaş aralığını kullanıyor.

Yıllar süren bir azalmadan sonra, 2006-2012 yılları arasında çalışan çocuk sayısı arttı. Bilinen artış çok gibi görünmüyor ancak çoğu 5 ila 14 yaş arasında olan tam 14 bin çocuğun daha çalışmaya başladığına işaret ediyor. Üstelik bu yükseliş, Türk hükümetinin işçi haklarını kısıtlamaya yönelik çıkarttığı en son yasalardan (bağlantı) önce görülmeye başlandı.

Çoğu ülke, ergenlik çağındaki çocukların yaptığı hafif işlerin onların gelişimini engellemediğini kabul etmekte ancak bu araştırmada sunulan vakalar bu tip istisnaların dışında kalıyor.

Çocuklar, yetişkinler için düzenlenmiş iş alanları içinde ve denetim olmadan çalıştırılırken ölüyorlar.

Aynı zamanda bu konuyla ilgili olarak üzerinde düşünülmesi gereken başka bir soru da bu çocukların öldükleri gün neden ev ya da okul değil de işyerinde oldukları.

Avrupa için toplanan meyveler

Eldeki veriler son üç yılda 48 çocuğun çalışırken, işe giderken veya işten gelirken geçirdikleri trafik kazaları sonucu öldüğünü gösteriyor. 25 çocuk boğularak ölürken, ezilerek ölen çocuk sayısı ise 23.

Ölümlerin 76’sı tarım işkolunda yaşandı. Ölen diğer 20 çocuk sanayi sektöründe, 17 çocuk ise inşaat sektöründe çalışmaktaydı.

Ölen 38 çocuk 14 yaşın altındaydı. Ancak, UNICEF’in Sosyal Politikalar Sorumlusu Iraz Öykü Soyalp’e göre, daha küçük yaştaki çocukların bu tip istatistiklerde sayıları olması gerekenden az çıkabiliyor çünkü genellikle büyük çoğunluğu tarım ve sokak işçiliği gibi kayıt dışı ve daha az görünür işkollarında çalıştırılıyorlar.

“Mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılan çocuklar genelde bir araziden diğerine götürülürken ölüyorlar” diye anlatıyor Soyalp ve ekliyor, “bu yüzden de ölümleri gerekli mercilere bildirilmiyor”.

Resmi rakamlara göre Türkiye’nin 5.4 milyon tarım işçisinin yüzde 10’u mevsimlik işçi. Bu mevsimlik işçilerin ise yüzde 95’i kayıt dışı çalıştırılıyor. Bu rakamlara mevsimlik işçilerle beraber çalışan aile üyeleri ve çocukları dahil değil.

Türk İstatistik Kurumu Başkanı Birol Aydemir ise mevsimlik çalışan tarım işçilerinin gerçek sayısının bir milyondan fazla olduğunu ve işçilerin dörtte üçüne asgari ücretin altında maaş verildiğini iddia ediyor.

Soyalp, The Black Sea’ye mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması üzerine olan çalışmaların yetersiz olduğunu söyledi.

Mevsimlik işçiler genellikle, dokuz ay boyunca aileleri Türkiye içinde araziden araziye taşıyan aracılar tarafından işe alınıyorlar. Kanunlara göre, bu aracı firmaların Türk İş Kurumu tarafından sertifikalandırılması ve firmaların çalıştırdıkları işçi sayısını kuruma bildirmesi gerekiyor. Soyalp’in söylediğine göre bu sistem işlemiyor.

Türkiye’de üretilenler arasında pamuk, tütün, domates, çilek, fındık ve kayısı gibi ürünler bulunuyor. Bu ürünlerin hepsi Türkiye’nin en büyük müşterisi olan AB’ye de satılıyor ve Avrupa ülkelerin süpermarketlerinde yer alıyorlar.

Ülke aynı zamanda dünyanın en büyük kayısı ihracatçısı konumunda. 2013 ve 2014 yıllarında yaşları 14 ila 16 arasında değişen beş çocuk kayısı toplarken hayatını kaybetti. Avrupa’daki çoğu süpermarkette Türk kayısısı bulmak mümkün.

Beş çocuktan dördü kayısının en fazla yetiştiği Malatya ve Elazığ’daki kayısı bahçelerinde çalışırken öldü.

Malatya ve Elazığ’da kurulu kayısı ihracatçısı firmalar en fazla ürün sattıkları ülkeler arasında Almanya, İngiltere ve Fransa’yı sayıyorlar.

Geçen yıl Eylül ayında 11 yaşındaki Dijle Karakaş, aylarca Karadeniz’de fındık topladıktan sonra diğer mevsimlik işçilerle birlikte memleketi Diyarbakır’a dönerken trafik kazasında hayatını kaybetti.

2015 yılında Türkiye, “mevsimlik tarım işçilerinin hayat ve çalışma şartlarını araştırmak” amacıyla, hedeflerinin içinde çocuk tarım işçiliği sorununa eğilmek de olan bir komisyon kurdu. ILO ve UNICEF bu komisyona destek oldu.

Çoğu politikacı ve çocuk hakları örgütleri bu komisyonu olumlu bir adım olarak değerlendirdi ancak eldeki verilerin yarısı çocukların tarımla ilgisi olmayan işlerde çalışırken öldüğünü gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çocuk işçi ölümlerini araştırmak üzere bir komisyon kurulması önerisi AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Teklifi meclise getiren CHP milletvekili Özgür Özel, reddetme sebebinin parti politikaları olduğunu söylüyor.

Manisa milletvekili Özel, The Black Sea’ye AKP’nin karşı partilerden gelen her türlü komisyon teklifini reddettiğini anlattı. Özel’e göre, 10 yılda “CHP’den gelen en az 2000 komisyon önerisi oldu. AKP hepsini reddetti.”

İsimsiz Suriyeli çocuklar

İstanbul, Ankara ve Diyarbakır gibi kalabalık şehirlerde sokaklarda dilenme yaşı üçe kadar inebiliyor.

Savaştan kaçıp Türkiye’ye gelecek Suriyeli mülteci sayısının bu sene sonunda 2 milyonu geçmesi bekleniyor. Gelen mültecilerin yarısını çocuklar oluşturuyor.

Ülkedeki hemen hemen tüm şehirlerde Suriyeli göçmen sayısında artış yaşanıyor. Tarlada çalışan ya da dilenen Suriyeli çocuk sayısındaki artış ise gözle görülür seviyelerde.

2012 ve 2013 yıllarında kaydedilen bir ölüm yok ancak araştırmalardan elde edilen bilgilere göre 2014 yılında en az 5 Suriyeli çocuk Türkiye’de çalışırken hayatını kaybetti.

Mart 2015’te ise yerel basının yazdığına göre, Şanlıurfa’da kaza yapan bir otobüste 13 Suriyeli göçmen hayatını kaybetti.

Otobüsle taşınanların hepsi şeker pancarı toplamaya götürülüyordu. Ölenlerin arasında dört kız çocuğu da vardı. Yapılan otopsi dördünün de 18 yaşından küçük olduklarını belirledi.

Kısacık hayatları Suriye’deki yıkımdan kaçarak geldikleri Türkiye’de feci şekilde sonlanan, isimlerini ve hikayelerini kimsenin bilmediği bu çocuklar şimdi Şanlıurfa’daki kimsesizler mezarlığında yatıyor.

Mina Eroğlu'nun değerli katkılarıyla.

Başlık fotoğrafı: Petrut Calinescu, TBS.

Return to stories


Follow us